Avrupa’nın en uzun yaşayan insanının sırrı ne?

16 Ekim 2019 • Çikolata ve Sağlıklı Yaşam, GenelAvrupa’nın en uzun yaşayan insanının sırrı ne? için yorumlar kapalı3279

Yaşlanmaktan her ne kadar kabul etmesek de, hepimiz biraz korkuyoruz ve onu geciktirmek için pek çok yola başvuruyoruz. Guinness Rekorlar Kitabı’na ‘Avrupa’nın en uzun yaşayan insanı’ unvanıyla giren ve geçen yıl 116 yaşında hayata gözlerini yuman İtalyan Giuseppina Projetto ise bu alanda ezberleri bozan, özel bir örnek… ‘İtalya’nın büyükannesi’ lakabıyla tanınan Projetto’ya uzun yaşamının sırrı sorulduğunda ise cevabı çok net olmuş: Çikolata! Her gün mutlaka çikolata yediğini söyleyen Projetto, iyice yaşlanıp dişleri tamamen döküldüğünde dahi her yemekten sonra çikolata yeme alışkanlığını sürdürmüş.

Yapılan araştırmalar özellikle yaşlılarda etkili olduğu gözlenen bitter çikolatanın sözel hafızayı ve zihinsel sağlığı desteklediğini, kan basıncının düşmesini sağlarken, kalp hastalıkları riskini azalttığını ve yaşlanma sürecini yavaşlattığını gösteriyor.

Projetto, uzun yaşamasının ikinci sırrını ise ‘hayata pozitif bakmak’ olarak yorumlamış. Stres hormonlarının seviyesini düşürmesi nedeniyle çikolata bu alanda ufak bir pay alsa da, yaşımız kaç olursa olsun hayata dört elle sarılmak, ondan her ne olursa olsun kopmamak ve yaşamın güzelliklerine odaklanmak, sağlıkla yaş almanın esas sırrı olsa gerek.

Peki uzun yaşamın sırrından bahsederken, yaşlanmanın gerçekte ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Gelin detayları birlikte inceleyelim. UNESCO’nun yaşlılık tanımı, bu noktada bize oldukça anlamlı bir tarif veriyor: “Bir insan, konfor alanının dışına çıkamıyorsa yaşlıdır. Yeni şeyler öğrenmiyorsa, artık şaşırmıyorsa ve çoğu şeyi bildiğini sanıyorsa yaşlıdır. Merak etmiyor ve keşfetmiyorsa yaşlıdır.” Bir başka ifadeyle, bizi yaşlı yapan aldığımız yaşlar değil, hissettiklerimiz ve ‘hayata bakış biçimimizdir.

Yüzümüzdeki her bir çizgi, bizimle yıllar sonra farklı bir dilden konuşur. Çizgiler aynalarla hesaplaşır, aynalar biz insanlarla. Çok güldüğümüz zamanlarda oluşan çizgiler, kederden oluşan çizgilerden her zaman daha güzeldir. İnsanın büyüdüğünü gerçekten anladığı nadir anlardan biri ise kuşkusuz, yaşlı insanları dinlemekten artık eskisi kadar sıkılmamasıdır. Hep aynı hızla ve coşkuyla bizi uçuracağını sandığımız kanatlarımız, biz büyürken beklenmedik rüzgarlarla kırılıp zayıfladığında; nice zayıflıklardan sonra yüzü kırışmış, saçları beyazlaşmış, güzel anılarını gözlerindeki pırıltıdan anladığımız o sakin limanların kıyısında oturmak, artık bize eskisi gibi dokunmuyordur.

Peki yaşlılık verileri dünyada neler söylüyor?

Yaşlılarımız geçmişten günümüze uzanan ve geleceğimizi aydınlatacak olan ışık kaynaklarımız… İçinde bulunduğumuz Ekim ayına ‘Dünya Yaşlılar Günü’ gündemiyle girmemiz de onları hatırlamak adına güzel bir neden… 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nden bahsederken bu alandaki araştırmaları mercek altına almamak olmazdı..

Malum dünya giderek yaşlanıyor… Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu verilerine göre, dünyada 60 yaş üzeri nüfus 900 milyonu geçti. 2050’de ise bu sayının 2.1 milyar olması bekleniyor. ‘Aktif yaşlanma endeksi’nin üst sıralarında sağladıkları sosyal hizmetlerle İsveç, İrlanda ve Danimarka gibi kuzey ülkeleri yer alırken, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri listenin daha alt sıralarında. İspanya ile İtalya’da nüfusun neredeyse yarısı, 43 yaşın üzerinde. Türkiye’de ise ortalama yaş 30 civarında iken yaşlı nüfusta ülkemizin Almanya ve İtalya gibi bir profil sergileyeceği belirtiliyor. TÜİK’in nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10.2 olacağı tahmin edilmekte.

Türkiye’de yaşlılar ‘sosyal medya’ya düşkün

Peki Türkiye’de yaşlı nüfusta göze çarpan en yeni eğilim ne? Türkiye’de yaşlı nüfusun internet kullanımı 3.4 kat arttı. Bu alanda Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde yapılan bir araştırmada 3 büyük şehirde emekli, ağırlıklı üniversite mezunu ve sosyal medya kullanan 65 yaş üstü 201 kişiyle görüşüldü. Buna göre, yaşlı bireylerin sosyal medya kullanım nedenleri arasında bilgi edinme, sosyal etkileşim, eğlence, çevre etkisi ve gözetleme motivasyonları öne çıkıyor. Kendilerini ‘geride kalmış’ veya ‘atıl’ hisseden bu kişiler teknolojiyi kullanırken ‘Bunu ben de yapabilirim’ duygusu ile mutlu oluyor ve sosyal medya kullanarak ‘dünyaya dahil olma hissini’ yeniden yakalıyorlar. Belki de bu, sosyal medyada arkadaş listelerimizde bizi takip edip yorum bırakan yaş almış tanıdıklarımıza sempatiyle cevap vermemiz için yeterli bir nedendir. 🙂

Benzer İçerikler

Comments are closed.