Çikolata yemek için bir neden, kendinizi güzel bir çikolatalı tatlıyla ödüllendirmek için minik bir fırsat arıyorsanız bugün tam zamanı!
7 Temmuz Dünya Çikolata Günü kendinizi çikolatanın iştahları kabartan dünyasına bırakmanız için güzel bir bahane olabilir, tabi eğer her gün sizin için bir çikolata günü değilse.
Bu güzel günün öyküsü ise aslında herkesin tahmin edebileceği gibi çok eskilere dayanıyor.
Çikolatanın ham maddesi olan kakaonun tarımsal üretime dahil olması Milattan Önce 1250’li yıllara kadar uzansa da, kakao 5.yüzyılda Aztek Uygarlığı tarafından önce değiş tokuş ekonomisinde bir para birimi olarak kullanılmış. İlk çikolata ise bugünün çikolatalarından çok farklı.. Güney Amerikalı uygarlıklar tarafından sadece özel günlerde hazırlanan ve fermente edilerek macun haline getirilmiş kakao, su, vanilya, bal, biber ve diğer baharatların karıştırılmasıyla oluşan acı bir içecekmiş.
Güney Amerikalıların kakao üretiminde ustalaşması ve üretimin yaygınlaşmasından sonra ise ‘xocoatl’ bir diğer deyişle ‘acı su’ adıyla bilenen ve bölgede gelenekselleşen bir içeceğe ilham veren kakao; 16. yüzyılın başına kadar sadece Güney Amerika’da tüketilen bir çekirdek olarak bölgedeki tarım üretiminin başlıca mahsulü olmuştur. Her ne kadar tarihçiler, Christopher Columbus’un 1504 yılında gerçekleşen dördüncü ve son seferinde kakao çekirdeklerini kıta Amerika’sından İspanya’ya getirdiğini düşünse de; ne Columbus’un notlarında ne de İspanya Kraliyet kayıtlarında böyle bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Batılı gezginlerin kakao çekirdekleriyle hazırlanan ve bugünkü sıcak çikolatanın ilk hali olan xocoatl için yazdıkları en eski doküman ise bir başka İspanyol gezgin Hernan Cortes’in 1519 yılında Güney Amerika’dayken anılarını kaleme aldığı günlüğünde bulunmuştur. İlgili güncede Cortes’in xocoatl’ı vücut direncini arttıran ve yorgunluklara iyi gelen bir içecek olarak betimlediği tespit edilmiştir.
Bir sahafta şans eseri bulunan bir başka günlük sayfası ise kakaonun Avrupa’ya geldiğinin ilk kanıtı olarak kabul edilmiştir. Sahibi bilinmese de 1550 yılına ait olduğu tespit edilen günlüğün 7 Temmuz tarihli sayfasında günlük sahibi, Madrid sokaklarında herkesin kakao hakkında konuştuğunu not düşmüş, böylece çekirdeğin 1550 yılına geldiğimizde çoktan kıta Avrupa’sına vardığını kanıtlayarak hiç farkında olmadan bir efsaneyi doğrulamıştır. Her ne kadar kakaonun Kıta’ya ne zaman vardığı bilinmese de, bu isimsiz günlük; kakao çekirdeğinin 1550 yılında Avrupa’da bulunduğunu gösteren en eski tarihsel doküman olma niteliğini sürdürmektedir.
Daha sonraki yıllarda sıcak çikolata önce Fransa Sarayı’nın vazgeçilmez içeceği, 1657 yılında ise Londra’da açılan bir mekanın menüsündeki tek içecek olmuştur. İlk başlarda kahve ve şarap gibi içeceklere karıştırılarak servis edilen kakao; 1700’lü yılların başından sonra süt ve şekerin karıştırılmasıyla bugünkü sıcak çikolata lezzetine erişmiştir.
Seri üretimin başlamasıyla birlikte çikolata önce herkesin hayatının bir parçası olmuş, sanayi devrimiyle birlikte ise o zamana kadar içecek olarak servis edilen çikolata yenilebilir bir ürün olarak piyasaya sunulmuş ve günümüze kadar da kimsenin vazgeçemediği eşsiz bir tat olarak süregelmiştir.
7 Temmuz 1550 ise çikolatanın dünyaya yayılmaya başladığının ilk kanıtı olarak tarihe geçmiş, böylece her yıl 7 Temmuz Dünya Çikolata Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Sıcak Yaz Günlerine Özel: Çikolata Topları Bir Sonraki:
Dünyada ve Türkiye’de Çikolata Pazarı