İÇİNDEN TARİH VE DOĞANIN GEÇTİĞİ ANTİK LİKYA YOLU

23 Temmuz 2019 • GenelComments (1)2640

Her bir köşesi farklı kültürel ve tarihi zenginliklerle dolu Türkiye’de gezilecek ve görülecek yerlerin bir sıralamasını yapmaya kalksak eminiz sayfalara sığdırmak mümkün olmayacaktır. Hem iç hem de dış turizm için büyük önem taşıyan, doğal güzellikleri ile dünyanın sayılı yerleri arasında bulunan önemli lokasyonlardan birini bugün sizlerle paylaşıyor olacağız.

Evet, hazırsanız dünyanın en gözde, Türkiye’nin ise ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan Antik Likya Yolu’nun önce tarihi daha sonra ise eşsiz parkurlarına doğru kısa bir yolculuğa çıkalım.

Likya Medeniyeti

Anadolu’nun en eski uygarlıklarından biri olarak kabul edilen Likya Medeniyeti; Türkiye’nin güney kıyısında Fethiye ile Antalya Körfezi arasında uzanan ve şimdilerde Teke Yarımadası olarak anılan bölgede kurulmuştur.

Pers İmparatorluğu, Makedonya Krallığı, Roma ve Bizans İmparatorluklarının hüküm sürdüğü Likya medeniyeti hakkındaki en eski kaynaklar Mısır ve Hitit medeniyetlerine aittir. MÖ 2000’li yıllara dayanan kaynaklarda “Luka” ve “Lukka” isimli halklardan bahsedilirken; Mısırlılar ile Hititler arasında geçen ve MÖ 1280’de tarihteki ilk yazılı anlaşma olan Kadeş Antlaşması’nda da bu bölgenin halkı için “Denizci Lukka Halkı” denildiği bilinmektedir.

İşte bölgeye “Likya” ismini de yine burada yaşayan bu denizci halk vermiştir. Stratejik konumları gereği deniz ticareti ve bazı dönemlerde korsanlıkla öne çıkan Likyalılar, tarihsel kaynaklarda demokratik, bağımsız, gelişmiş sanat anlayışları ve yüksek hayat standartları olan savaşçı insanlar olarak tanımlanır.

Roma İmparatorluğu hükümranlığı döneminde Likya’daki pek çok şehir ve liman geliştirilerek, taşlı yollarla birbirlerine bağlanırken, tiyatrolar, hamamlar, forumlar, tapınaklar ve törensel kapılarla donatılmış. 4. yüzyıldan itibarense bölgeye Hristiyanlığın hâkim olmasıyla Likya tepelerinde pek çok Bizans manastırı yapılmaya başlanmış. Tarihsel kaynaklara göre; bölgedeki site devletlerinin arasındaki geçişi sağlamak için kurulan Likya Yolu, Antik Likya’nın sınırları içindeki 19 antik kenti birbirine bağlayan patikaların oluşturduğu bir ulaşım sistemi olarak tanımlanıyor.

Uzun Likya Yolu..

Toros Dağları’nın kayalık sahilden dik bir biçimde yukarıya uzandığı ve eşsiz güzellikte manzaranın hâkim olduğu bölgedeki ormanlar; kızıl çam, koca yemiş ve keçiboynuzu ağaçlarıyla başlayıp, daha yükseklere çıktıkça yerlerini ardıç ve sedir ağaçlarına bırakırlar.

Fethiye’den Antalya’ya uzanan 540 km’lik ve yürümesi ortalama 29 gün süren işaretlenmiş bir yürüyüş rotası olan Likya Yolu; genel olarak Roma yolları, eski patikalar ve katır yollarından oluşur. Dağ bisikletine uygun olmayan, sıklıkla kayalık ve taşlık olan bu rota, 1999 yılında İngiliz/Türk amatör tarihçi Kate Clow tarafından araştırılmış, tasarlanmış ve işaretlenmiştir. Xanthos, Patara, Olympos ve Phaselis gibi Likya’nın önemli antik kentlerinden geçen parkur, Türkiye’nin ilk uzun mesafeli, dünyanın ise en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilir.

Likya Yolu parkurları

Ölüdeniz manzarasıyla başlayan tarihi Likya yolu, doğa harikaları arasında zaman tünelinden geçiyormuş hissi uyandırır.

Sadece kıyıyı takip etmekle kalmayan, yer yer sarp yamaçlara çıkarak, kumsallara ve limanlara inen parkur, yaylalar ve ormanlık alanlardan da geçerek Tahtalı Dağı’nda 1800 metredeki sedir ormanlarının yukarısındaki en yüksek noktasına ulaşır..

Rota ayrıca UNESCO dünya mirası listesinde yer alan Xanthos ve Letoon ören yerlerinden de geçer.

Yol boyunca cenneti yaşayın

Oldukça uzun ve meşakkatli bir yol olan bu tarihi Likya Yolu’na çıkmaya karar verdiyseniz yol üzerinde durup dinlenebileceğiniz, eşsiz manzarasıyla sizi büyülerken yüzmekten bir kez daha keyif alacağınız bazı noktaları sizlerle paylaşmak isteriz.

Likya medeniyetinin başkenti olarak bilinen ve çevredeki kumsalların hem en uzunu hem de en görkemlisi olan Patara Kumsalı’nın aynı zamanda İngiliz Sunday Times gazetesi tarafından “Dünyanın En Güzel Plajları” arasında gösterildiğini biliyor musunuz? Bu güzel kumsalın tadını çıkarırken; Akdeniz’in en güzel plajlarından Ölüdeniz, Kaputaş Plajı ve Olimpos Sahili’nde de minik bir yüzme molası vermeyi unutmayın.

İhtişamıyla izlemeye doyamayacağınız Kabak Koyu ve Kelebekler Vadisini takip ettiğinizde parkur sizi 2007 yılında Türkiye’nin en güzel manzarası seçilen Gelidonya Feneri’ne çıkaracak. 1934’de Fransızların inşa ettiği fenerin manzarasına nazır bir fotoğraf çektirmeyi sakın ihmal etmeyin.

Finike’ye geldiğinizde ise küçük koyları keşfe dalabilir, Göynük Kanyonu’nun serin sularına girebilirsiniz.

Bu tarihi ve doğal güzelliklerle dolu Antik Likya Yolu’na koyulmaya karar verenlere şimdiden keyifli yolculuklar diliyoruz.

Benzer İçerikler

One Response to İÇİNDEN TARİH VE DOĞANIN GEÇTİĞİ ANTİK LİKYA YOLU

  1. Barbaros Özdoğan dedi ki:

    Merhaba

    Likya yolunun mimarı Kate Clow adında bir hanımefendi.
    Çok emek verdi.
    İsminin burada geçmesi gerekir.