Dört Taraf Mutluluk

7 Eylül 2017 • Kültür ve Sanat, Şehirler ve HikayeleriDört Taraf Mutluluk için yorumlar kapalı3502

Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık

  • Zülfü Livaneli

Masmavi denizin yemyeşil bağlarla buluştuğu, usul usul esen rüzgarın gün batımına eşlik ettiği, her ne kadar adında ‘boz’ geçse de sokaklarında bin bir rengin hüküm sürdüğü, sofralarında lezzetin ve sohbetin eksik olmadığı, şiirlere maviliğiyle ilham olan Ege’nin küçük prensi… Kalbi, Ege’de kalanların en samimi sığınaklarından biri olan, asırlık çınarlar, incir ve zeytin ağaçlarıyla süslü, kendisi küçük, huzuru büyük Bozcaada… Hazırsanız,  eskiyi yeniyle, kumu doğayla, insanı insanla buluşturan bu eşsiz adaya yolculuğumuz başlıyor…

Geyikli limanından ayrılıp Ege’nin lacivert sularında ilerleyen feribot Bozcaada limanına yaklaştıkça, yolcular arasında başlayan kıpırdanmalardır tatilinizin neredeyse başladığını size haber eden. Maviliğe başını yaslamış bu adayı ölümsüzleştirebilmek için kameralarına sarılanların tebessümleriyle Bozcaada Kalesi’nin gölgesindeki limana yanaştığınızda, ilk adımlarınızı atmak için sabırsızlanırsınız bu ada masalına. Bir feribot dolusu insan ile birlikte yeni hikayeler biriktirmek için Ada sokaklarına kendinizi bıraktığınızda ise, Ada’nın masalsı büyüsü sizi içine çeker.

Heredot’un hikayelerinde bile kendine yer bulan, Antik çağdaki adı Tenedos olan Bozcaada’da,  şüphesiz ki gezmeye başlamak için ilk durak tüm ihtişamıyla sizi selamlayan Kale olmalıdır. Müzesi ve manzarasıyla Bozcaada gezginlerinin hafızalarında özel bir yer edinen, tüm Ege havzasının en önemli kalelerinden olan Bozcaada Kalesi, ölümsüz kareler yakalamak isteyen fotoğraf meraklıları için surlarına ziyaretçileri davet eder. Tarih boyunca sayısız saldırılara maruz kalan Kale, geçmişe uzun bir yolculuk yapmak isteyenlere kale içindeki etnografya müzesiyle küçük bir sürpriz yaparken, Alaybey Camisi, Köprülü Mehmet Paşa Camisi, Meryem Ana Kilisesi, Köprülü Hamamı, Namazgâh Çeşmesi gibi adadaki diğer tarihi yapılarla bir bütünlük oluşturan bu küçük müze, Ada’nın 2000 yıllık aşkın geçmişine tanıklık etmektedir.

Kale’deki turunuzu bitirip çınar ağaçlarının koyu gölgeleri altındaki çay bahçelerinde kısa bir mola vermek için şehrin sokaklarına daldığınızda ise fark edersiniz ki, Bozcaada’nın merkezi, iki kültürün bir araya gelerek kaynaştığı bir tarih sahnesidir aslında. Türk ve Rum Mahalleleri kendine has kimliklerini Ada sokaklarına yansıtırken, kimi zaman bir kilisenin avlusunda kimi zaman ise soluklanmak için durduğunuz bir çeşmenin başında Anadolu’nun eşsiz dokusu karşınıza çıkar. Rum Mahallesi birbirinden güzel taş evleriyle, daha ilk bakışta tüm dikkatleri üzerinde toplar. Renk renk boyanmış kapılar, pencereler ve tokmaklar; taş evlerin kenarına işlenmiş figürler ve motifler geçen zamana inat, anılarını anlatmak ister gibidirler. Rengarenk dar sokaklarla bezeli bu mahalle; restoran, kafe ve bin bir çeşit dükkana ev sahipliği yapar. Yamaca kurulu Türk Mahallesi ise kıvrımlı sokakları ve ahşap, cumbalı evleri ile tipik bir Ege kasabası görünümündedir.

Gözlerinizi kapayıp dalgaların sesinde kaybolmayı tercih ediyorsanız ödüllü plajlarla çevrili ada sahilleri, her bütçeye ve keyfe uygun bir alternatif sunar ziyaretçilerine. Hiç şüphesiz ki Ada’nın en gözdesi, uzun kumsalı ve pırıl pırıl deniziyle Ayazma plajı olsa da, Sulubahçe, Habbele, Tuzburnu ve Akvaryum gibi ada boyunca sıralanan bütün koylar denizin keyfini sürmek, güneşin asırlardır doğaya yarenlik ettiği kumsallarda “el değmemiş” sözcüğünün tam karşılığını bulmak ve günü sahilde bitirmek isteyenleri Ege’nin maviliklerine bekler.

Akşam yaklaşırken, bu güzel maviliğine kısa süreliğine de olsa veda ettiğinizde, yemekten önce yapmanız gereken tek bir şey kalır: güneşi batırmak. Ada’nın en batı ucundaki, rüzgar santralleriyle üzüm bağlarının çevrelediği ıssız alan, gün batımı yaklaşırken Ada’nın en popüler noktası halini alır. Yediden yetmişe herkesin, büyük bir heyecanla en güzel manzarayı kapmaya çalıştığı ve kısa bir telaştan sonra kendini doğanın güzelliğine bıraktığı, güneşin son ışıklarını Ege’nin karşı kıyısına yolcu ettiği ve rüzgar türbinlerinin uğultusuyla huzuru yakaladığı gün batımı ise Ada ziyaretçileri için son dönemlerdeki en ünlü geleneklerinden biridir.

Akşam, sahil kenarındaki bir restoranda Ege ile tekrar buluştuğunuzda, denizden çıkan lezzetler, tüm günün yorgunluğunu üstünden atmak isteyen Ada gezginlerini bekler. Taptaze balıkları mezelere dost ederek sevdiklerinizle geçireceğiniz güzel anılar, kimi zaman bir kadehte kimi zaman ise paylaşılan kahkahalarda birikirken, Bozcaada yüreğinizde ve aklınızın bir köşesinde çoktan ölümsüzleşmeye başlar bile. Dört tarafı mutlulukla çevrili bu eşsiz ada, huzurlu, sakin ve Ege esintileriyle süslü keyifli bir tatil arayanların sahip olabileceği en sıcak limandır aslında.

Benzer İçerikler

Comments are closed.