Uzun ve oldukça sıcak geçeceğe benzeyen bir yaz kapımızdayken, geride bıraktığımız bayram tatilinin ardından deniz kenarında tatil yapmak isteyenler, rotasını Ege ve Akdeniz sahillerine çeviriyor. Hala yaz tatilinde nereye gideceğine karar veremeyenlerdenseniz sizin için hem bütçenize uygun hem de denize ve güneşe doyabileceğiniz alternatifleri bir araya getirdik.
Assos-Ayvalık-Cunda
Eğer deniz kenarından uzaklaşamam ama Akdeniz’in boğucu sıcağına da dayanamam diyorsanız Assos tam size göre. Tarihi yapıları, ören yerleri ve muhteşem deniziyle İstanbullu ve İzmirli tatil severlerin uğrak noktalarından biri olan Assos, Antik Limanı, Athena Tapınağı, Nekropolis ve Hüdavendigar Camii ile ziyaretçilerine keyifli bir tatil fırsatı sunuyor.
Assos’un karşı kıyısında Edremit Koyu’nun bir diğer incisi Ayvalık ise soğuk suları tercih eden yerli turistlerin ikinci uğrak noktalarından. Antik Çağ’da yabani ayva anlamına gelen Kidonia olarak anılan Ayvalık, tarihte çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan zeytinlikleri, çam ormanları, koyları, adaları, plajları, şahane doğası ve tarihi dokusuyla kendine has özelliklerini de korumayı başaran “Kuzey Ege’nin Kalbi” unvanını hak eden sahil kentlerinden biri. Sarımsaklı, Altıova, Armutçuk ve Cunda Plajları gibi ince ve temiz kumlu cennet plajlarıyla zamanını güneşin altında geçirmek isteyen tatil severlerin, Misya, Hitit, Frig, Lidya ve Doğu Roma İmparatorluğu’ndan emanet tarihi miraslara doyarak bir tatil yapması mümkün.
Foça
Ege kıyılarından kopmadan biraz daha güneye inmek isterseniz “Ege’nin İncisi İzmir” sizi bekliyor. Adını Akdeniz foklarından alan Foça, tarih öncesine uzanan geçmişi, balık kokan kıyıları ve ünlü tarihçi Heredot’un dediği gibi en güzel gökyüzünün en güzel iklimine hayranlık uyandırıyor. Kybele Tapınağı, Sur Kapıları, Athena Tapınağı, Pers Mezar Anıtı ve İyon kalıntılarının yanı sıra Ege mutfağının doyumsuz lezzetleriyle buluşan Foça, bir gelenin bir daha ayrılmak istemeyeceği tatil beldelerinden.
Kaş
Torosların yamacında Likyalılar tarafından kurulan Kaş; antik dünyası, masmavi koyları, göz kamaştıran doğası ve tarihi güzellikleriyle dinlenmek isteyenlerin Akdeniz’deki adresi olarak biliniyor. Fethiye’den başlayan Likya Yolu üzerinde bulunması nedeniyle Patara, Simena, Myra, Xanthos ve Letoon gibi pek çok antik kente de ev sahipliği yapan Kaş, kendine deniz kıyısında yeni bir hayat kurmak isteyen özgür ruhların buluştuğu, Türkiye’nin en sıcak, en yaratıcı sahil kasabalarından biri. Her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Kaş, Likya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Patara’ya da ev sahipliği yapıyor. Antik kentin kalıntıları içinde ilerlerken zafer takı, meclis binası, amfi tiyatrodan sonra varacağınız plaj ise tüm Akdeniz’in en güzel kumsallarından biri. Kalkan, Kaputaş Plajı, Limanağzı Koyu, Hidayet Koyu gibi duraklar ise Kaş’a gelen tatil severlerin vazgeçemediği durakların başında geliyor.
Olympos Antik Kenti ve Phaselis Koyu
Yunan Mitolojisi’nde tanrıların yuvası olarak anılan ve adını bölgedeki antik kente de veren Olimpos, yolu Antalya’ya düşen gezginleri, Tahtalı Dağı’ndan kıyı boyunca Kemer’e doğru uzanan bir maceraya sürüklüyor.Antik Lidya Bölgesi’nin bir parçası ve Likya Yolu’nun varış noktalarından biri olan, Tahtalı Dağı eteklerinde kurulu bu kentin geçmişi ise Milattan Önce 2. yüzyıla kadar uzanıyor. Hem kültürel gezi hem de deniz tatili yapmak isteyenler Olympos Antik Kenti’nin yanı sıra Milattan Önce 7. yüzyılda kurulan liman kenti, Phaselis’e uğrayabilirler. Pers, Roma, Bizans ve Selçuklu egemenliği gibi pek çok medeniyeti ağırlayan plajlarıyla meşhur Phaselis bölgesini de ziyaret edebilirsiniz.
Çölyak Hastalığında Beslenme ve Çikolata Bir Sonraki:
İstanbul’un Tarihi Fırınları