İstanbul gibi yorucu bir şehirde yaşıyorsanız hafta sonları dinlenme ihtiyacı hissetmeniz çok doğal. Şehrin yoğun temposundan uzaklaşarak hem dinlenme imkanı bulabileceğiniz hem de kilometrelerce uzunlukta doğal plajları, tepeleri, akarsu ve ormanlarıyla İstanbul’un “Gizli cenneti” olarak nitelendirilen Şile’yi sizlere daha yakından tanıtmak istiyoruz.
Hazırsanız keşfe başlayalım…
Cilalı taş devrinden bugüne…Doğal güzellikleri ve kaynakları nedeniyle yüzyıllardır bir yerleşim noktası olan Şile’de yapılan araştırmalar, Cilalı taş devrine kadar uzanan bir tarihi ortaya koyuyor. Bölgede ilk yerleşik kavmin Grekler olduğu bilinirken bu gizli cennetin Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Bithynia, Roma ve Bizans İmparatorluklarına da ev sahipliği yaptığı biliniyor.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türk topraklarına dahil olan ve Yunanca yaban çiçeği anlamına gelen “Şile”nin tarihi ise kuşatmalar, savaşlar ve farklı kültürlerin bölge üzerinde egemenlik kurma çalışmalarıyla doludur.
Dünyanın ikinci Türkiye’nin en büyük feneri: Şile Feneri
Şile’ye adım attığınızda sizi ihtişamıyla karşılayan, ve pek çok film karesinden de hafızalarımıza kazınmış olan ilk tarihi yapısı Şile Feneri’dir. Sultan Abdülaziz tarafından 1858-1859 yıllarında Kırım Harbi’nde İstanbul Boğazı’na girecek gemilerin yolu bulabilmesi için Fransızlara inşa ettirilmiş fener, deniz seviyesinden 60 metre yükseklikte yapılmıştır. Türkiye’nin en geniş gövdeli feneri olarak öne çıkan bu görkemli yapı, ışığını 35 mil uzağa gönderebilen 19 metre yükseklikteki kulesiyle, 150 yıldır deniz araçlarına yön göstermeye devam ediyor.
Açık havada İstanbul Boğazı’ndan dahi görülebilen, eşsiz Karadeniz manzarasıyla kendine hayran bırakan Fener, günümüzde müze olarak da ziyaret edilebiliyor.
Denizden gelen tehlikenin savunucusu: Şile Kalesi
Hem denizin kenarında hem de boğazın geçiş noktasında olan ve tarih boyunca bölgede hakimiyet kuran medeniyetlerin egemen olmaya çalıştığı bu şirin yerleşim yerinde bir kalenin inşa edilmemiş olması elbette ki düşünülemez. Denizden gelebilecek tehlikelere karşı yerleşim merkezini korumak ve gözlemlemek amacıyla 2000 yıl önce Cenevizlilerin hakimiyetindeki Şile’de Ocaklı Ada üzerine inşa edilen bu kale, Osmanlılar tarafından da kullanılmış.
Limana çok yakın bir konumdaki kale, hala Şile’nin en önemli sembolleri arasında yer alıyor.
Yeşilçam’ın Çölleri: Kumbaba
Özellikle eski Türk filmlerindeki çöl sahnelerinin vazgeçilmez çekim mekanı olan ve kırmızı ve turuncu renkli radyoaktif kumlardan oluşan Kumbaba Tepesi aynı zamanda Şile’nin en önemli turistik yerlerinden biri. Sebebi ise bölgedeki kumların Bizans döneminden beri özellikle romatizmal hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığın tedavisinde kullanılması. Rivayete göre, buradaki kumların rahatsızlıklara iyi geldiğini keşfeden ve hastaları burada iyileştiren Kumbaba, hem tepeye adını vermiş, hem de öldüğünde buraya defnedilmiş. Bu nedenle tepede Kumbaba’nın adıyla anılan bir türbe yer alıyor.
Denizden göle…
Özellikle yaz aylarında şehirden uzaklaşmak ve keyifli bir mola vermek için en iyi adreslerden biri olan Şile; 10 km uzunluğundaki kumsalı, eşsiz koyları ve Kamandere Köyü içerisinde ormanın ortasında yer alan Saklı Gölü ile misafirlerine farklı seçenekler sunuyor.
Şile’de denize girerken dikkat etmeniz gereken en önemli iki şey; yüzmeyi çok iyi bilmek ve belirli bir noktadan sonra açılmamak. Mevsimlere ve dönemlere göre bazı plajlarda denizin belirli bir seviyesinden sonra uzaklaşmak tehlikeli olabileceği için dikkatli olmakta fayda var.Doğada vakit geçirmeyi sevenler ise kuş sesleri arasında tamamlayacağı yürüyüşlerini Saklı gölün kenarında yöresel ürünlerle bezenmiş güzel bir kahvaltı ile sonlandırabilir.
Şanı dünyaya yayılmış Şile Bezi
Şile’yi dünyaya tanıtan en önemli özelliklerinden birisi de el tezgahlarında dokunan ve tamamen bölgeye özgü olan Şile bezidir. Baskı ve el işlemeleriyle süslenerek değişik amaçlarda kullanıma sunulan Şile bezinin bu üne sahip olmasının altında yatan sır ise deniz suyunda yıkanması.
Her yıl Temmuz ayında düzenlenen ve hem ulusal hem de uluslararası konuklara ev sahipliği yapan ‘’Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali’’nde ise Şile bezine işlenen asırlık desenler, 100 yıllık kıyafetler, örtüler, şallar sergi alanında görücüye çıkıyor. Yolunuz Şile’den geçerse hem Türkiye’de hem de tüm dünyada modaya yön veren Şile Bezi ile yapılmış ürünlerinden almadan dönmeyin deriz.
Unutulmaya Yüz Tutan El Sanatları Bir Sonraki:
“Telefon”un 143 yıllık geçmişi, “Alo”nun hiç bitmeyen serüveni