Sevdiğinizle sağlıklı bir ilişki kurmanın püf noktaları

12 Şubat 2021 • GenelSevdiğinizle sağlıklı bir ilişki kurmanın püf noktaları için yorumlar kapalı2342

Takvimler tüm dünyada ‘sevginin ve aşkın günü’ olarak kabul edilen 14 Şubat’ı gösterdiğinde biraz adetten biraz da bunu fırsat bilerek sevdiğimiz kişiyle bir araya gelmenin ve onu mutlu etmenin yolunu ararız. Bu gün biraz gelenekselleşmiş bir kutlama günü olsa da en temelde sevgi ve saygıya dayalı samimi bir ilişkiye sahip olmak, aslında kutlanmaya asıl değer olandır.

Peki ilişkilerimizi gerçekten kutlanmaya değer hale getirmek için, onu nasıl daha sağlıklı hale getirip güzelleştirebiliriz? Evlilik ve İlişki Danışmanı, Eğitmen ve Bilinçaltı Terapisti Gülden Üner, Mabel okuyucuları için anlattı.

Sevginin her şeyden önce tarafları besleyici olduğunda anlamlı olduğunu söyleyen Üner, kişilerin “Ben bu ilişkinin içinde daha doyumlu, daha keyifli ve rahat hissederken aynı oranda bu şekilde hissettirecek neler yapabilirim?” Başka bir deyişle, ilişkimi nasıl besleyebilirim? gibi soruları kendilerine yöneltmeleri gerektiğini ifade ediyor. Gelin Üner’le gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşinin detaylarını birlikte inceleyelim…

İlişkide ‘dengeli bir güven duygusu’ yaratılmalı

Sağlıklı ve güzel bir ilişkinin ilk kuralı, güven duygusunu güçlü tutabilmek. Eğer güvenimiz daha önce zedelenmişse, bunu tamir etmek için kişisel olarak neler yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekir. Hiç şüphesiz güvenin arttığı ilişkilerde yakınlık ve eminlik duygusu da artar. Bu noktada dikkat etmemiz gereken en temel nokta ise ‘dengeli’ bir güven duygusuna sahip olmamız gerektiğidir. Kişide aşırı güvene dayalı bir körlük oluşursa, partnerindeki hatalı yönleri göremeyecek, hiç güvenmediği bir durumda ise her yapılanın altında bir şey arayacaktır. Her iki durum da ilişkilerin zedelenmesine sebebiyet verir.

‘Açıklığı ve netliği’ korumak en önemli adım

Sağlıklı bir ilişkinin en önemli göstergesi ilişkimizdeki netliktir. Gerçek tepkilerimizi saklamadığımızda, hatalarımız ve doğrularımızla neysek o olabildiğimizde, korku, kaygı ve heyecanlarımızı olabildiğince samimi bir şekilde ortaya koyup, ‘sahici bir ilişki’ yaşayabiliriz ki aslında bizi gerçekte tatmin eden de bu sahiciliktir.

Cevap vermek için değil ‘anlamak için’ dinlemelisiniz

Saygıyı kaybetmemek, sağlıklı bir ilişki için olmazsa olmaz. Lakin burada geçmiş yaşantılarımızın etkili olduğunu; çocukluğumuzda bize saygı duyulma derece ve şeklinin, bizim saygı duyma biçimimizi belirlediğini unutmamamız gerekiyor. Saygıyı önemli yapan bir diğer konu ise hepimizin değer görme ihtiyacıdır. Bunu ise en çok partnerimiz bir hata yaptığında hakaret etmenin aksine herkesin hata yapabileceğini anlayarak karşılık verdiğimizde gösteririz. Yaşanan tatsız bir durum üzerine medeni bir şekilde konuşabilmek, cevap vermek için değil de anlamak için dinlemeyi bilmek önemli bir saygı ifadesidir. Bunun yanı sıra partnerimizin kişilik özelliklerine, bizden önceki yaşam tarzına, hayatı yaşayış ve algılayış şekline anlayış gösterebilmemiz de saygı duyduğumuzun bir diğer göstergesidir.

Farklılıklardan korkmayın, onlardan beslenin

Farklılıklarımızı bizi birbirimizden ayıran bir kavram olarak görmek yerine, yeni bir öğrenme ve birbirinin ufkunu açma fırsatı olarak görebilmek en doğrusudur. Günlük hayatın içinde partnerimizle düşünce ve algı mekanizmalarımız farklılık gösterdiğinde ilişkimizdeki çatışmalar artar. Halbuki bu farklılıklar ilişkiyi zenginleştirirken pek çok şey öğrenebilir, yaşam kalitemizi hem entelektüel hem duygusal anlamda artırabiliriz. Bu noktada farklılıklardan korkmamak ve onları görmemeye çalışmak yerine onlardan beslenmek gerekiyor. Çok farklıyız diyerek keyifli bir ilişkiyi kaybetmek yerine iki farklı uçta dahi olsanız buluşabileceğiniz orta yolu birlikte bulmak daha kıymetlidir.

Gerçek sevgide kişiyi olduğu gibi benimseme vardır

Temelde bir ilişkiyi var eden en temel olgu sevgi olduğu için bunun yokluğunda herhangi bir ilişkiyi sürdürmenin anlamı yoktur. Lakin her şeyde olduğu gibi bunu da doğru tanımlamak oldukça önemli.

Sevgi, bir insanı geçmiş yaşantısı ve bugüne kadar temas ettiği her şeyle  bir bütün olarak kabul etmektir, o insanı kafamızdaki şablona oturtmak değil. Bununla birlikte sevgi adına pek çok kişi genellikle bu hataya düşer ve bu durum ilişkileri farkında olmadan yıpratır.

Birini gerçekten şefkatle sevdiğimizde, o kişinin hedeflerini, hayallerini, taşıdığı karakter özelliklerini bir eleştiri ve küçümseme aracı olarak kullanmaz; onu olduğu gibi kabul edip, törpülemeden ve kendi sevgi tanımımıza hapsetmeden sevmeyi tercih ederiz.

Sevginin sadece iki kişilik izole bir dünya kurmak olmadığını ise hatırlatmamızda fayda var. Eğer bir ilişkide taraflardan biri, üçüncü kişilerin olmasını hiç istemeyecek hale geliyorsa, bunun patalojik olduğunu yani altında mutlaka bir travma yattığını söyleyebiliriz. Kişi bunu kontrol edemezse mutlaka yardım almalıdır.

İlişkide alma-verme dengesini mutlaka gözetin

Bir ilişkide eğer bir taraf çok fazla veriyor ve diğer taraf hep almaya alışıyorsa bu ilişki dengeli ve sağlıklı bir ilişki olmaktan uzaklaşır.

Bu noktada verdiğimiz kadar almayı, alabildiğimiz kadar vermeyi bilmemiz önemlidir. Unutmamamız gerekiyor ki tek taraflı sevgi, ilgi ve destek gösteren kişi, belli bir süre sonra yorulacak ve bunu yapmadığında partneri nezdinde sorun olmaya başlayacaktır.

İletişimde şefkat dilini kullanın

Partnerimiz veya eşimiz bizi mutlu edecek bir hareket yaptığında onun bu jestine güzel bir şey yaparak cevap vermemiz oldukça önemlidir. Çözüm odaklı, anlayışlı, şefkatli bir dil kullanmak ve tartışma olsa bile anlaşmaya odaklı bir tutum sergilemek, ilişkiyi sağlıklı tutar. Diğer yandan tartışırken rahatsız olacağımız şekilde tepki veriyorsak kendimizi fark ederek şu soruyu sormalıyız: “Kendinizle nasıl bir iletişim kurulduğunda daha huzurlu ve iyi hissediyorsunuz veya nasıl bir iletişim şekli sizi mutsuz ve yalnız hissettiriyor? ‘’

Bu soruya verdiğiniz yanıtlar karşınızdaki kişiyi anlamak konusunda size yol gösterecektir. Diğer yandan partnerinizin ihtiyaç duyduğu şekilde ona yaklaşmanız, kendiniz olmaktan çıktığınız anlamına gelmez aksine ilişkinizde uyumu yakaladığınızı gösterir. Uyum ise karşımızdaki insanı kendimize benzetmeye çalışarak değil, onu değiştirmeden daha çok tanımaya çalışarak yakalanır.

Benzer İçerikler

Comments are closed.