Mevsim ilkbahara dönmeye başlasa da, her 18 Mart sabahı Çanakkale’de soğuk ve rüzgarlı bir hava karşılar ziyaret edenleri.
Efsane odur ki güneş bile kederden kendini göstermez bu hüzün dolu tarihi günde.. Boğaz’a çöken sisin arasından sıyrılmaya çalışan utangaç ışık huzmeleri altında, limanda toplanan on binlerin Gelibolu’ya geçişiyle başlar 18 Mart sabahı..
Feribotla karşıya geçerken, ilkin Çanakkale Boğazı’nın eşsiz güzelliği kaplar ziyaret edenlerin gönlünü, daha sonrasında ise bir ürperti sarar,. birden 1915 Mart’ını anımsar kalpler… Tarihi bir kez daha yaşatan hüzünlü yolculukta; Boğaz’ı kaplayan kapkara sis ve çok uzaklardan gelen, ölüm saçan o gemiler belirir… Nusret’in bacasından tüten belli belirsiz duman ise hafızalara kazınır..
1915’in pusunda kaybolan zihinler, Gelibolu’nun yavaş yavaş kendini göstermesiyle günümüze döner. Bir devrin battığı ve vatan kalbinin attığı topraklardır selam duran.
İlk Kilitbahir Kalesi’ni sonra Seyit Onbaşı Heykeli’ni seçer gözler feribotlar Eceabat Limanı’na yanaşırken..Tarihi yarımadaya ayak basar basmaz ise Fatih Sultan Mehmet’in emriyle İstanbul’u fethetmeden önce boğazdan geçişleri kontrol etmek için inşa edilen Kilitbahir Kalesi karşılar ziyaretçileri tüm heybetiyle. Kaderin cilvesidir ki 463 yıl sonra 1915’de de Dersaadet’i korumak için Mehmetçik’e siper olmuştur bu kale… 200 kiloluk mermiyi sırtlayarak elde kalan son topla düşmanı kalbinden vuran Seyit Onbaşı’nın olduğu tarihin akışını değiştirdiği yiğit kale…
Kilitbahir Kalesi’nin ardından Arıburnu ve Anzak Koyu, her yıl binlerce Yeni Zelandalı ve Avustralyalının tarafı olmadıkları bir savaşta şehit düşen dedelerini andıkları bir seremoniye ev sahipliği yapar. Şiirlerin gözyaşlarına karıştığı bu törende dost bir vatanın toprağında, Mehmetçik ile koyun koyuna uyuyan Anzak askerleri saygıyla anılırken, Atatürk’ün bu askerlerin annelerine yazdığı mektup kulaklarda yankılanır. Daha sonra Yarbay Mustafa Kemal’in “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” sözlerinin yankılandığı Conkbayırı’na geçilir. Bu emre harfi harfine uyan Mehmetçik’in bir milletin makus kaderini değiştirdiği bu cephe, Gelibolu Yarımadası’nda işgal güçlerine karşı alınan en kritik zaferlerden birini gerçekleşmiştir. Ertuğrul Koyu’ndaki siperler ise sadece 66 askerle 48 saat kıyı şeridini koruyan Yahya Çavuş ve alayının hikayesini fısıldar ziyaretçilerine. Gemilerden gelen bir top mermisiyle toprakta açılan doğal siperi kullanarak Gelibolu’daki güney cephesini savunan bu 67 yiğidin ‘temsili’ mezarı biraz ötede hüzünle karşılar ziyaretçileri… Bu kutsal günü beraber anmak için tüm ziyaretçilerin toplandığı sessiz bir ağıta ev sahipliği yapan ve en çarpıcı anlara tanık olan Şehitler Abidesi ise son duraktır.
Çanakkale Boğazı’nın ucunda, Morto Koyu önündeki Hisarlık Tepe’de neredeyse tüm yarımadadan gözüken anıtın her bir sütununda Çanakkale Savaşı cephelerinin destanı yer alır ve vatanı uğruna can veren 253 bin vatan evladının fedakarlığını unutmamak adına Gelibolu’nun kalbinde yükselir.
Gün yavaş yavaş yerini akşama bırakırken, denizle göğün buluştuğu Gelibolu bir şarapnel parçası gibi hiç bir zaman unutulmayacak izler bırakır kalplerde. Kahramanların bu eşsiz topraklarda vuku bulan yüce hikayeleri kazınır akıllara. Sabah feribottan inerken eğik olan başlar, dimdiktir ayrılırken…
İçinizi Isıtacak Çikolatalı Tarifler Bir Sonraki:
İstanbul’da Kaçırmamanız Gereken Kahve Durakları