Görüntüsü, kokusu ve tadıyla bizi her daim cezbeden çikolata, çoğu zaman hayır demekte zorlandığımız lezzetlerin başında geliyor. Aslında çikolatanın korkulacak bir gıda olmadığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Dinçer Akın’a göre, çeşidini ve miktarını doğru ayarladığımız takdirde, çikolata hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bizim için adeta bir terapi. Çikolatanın yararlarını ve onu beslenmemize en sağlıklı şekilde nasıl dahil edebileceğimizi konuştuğumuz bu keyifli söyleşiyle sizi baş başa bırakıyoruz.
Çikolatanın sağlığımıza olan yararlarını bilimsel açıdan anlatabilir misiniz?
Çikolatanın hammaddesi olan kakao; kalsiyum, magnezyum, fosfor, çinko, demir ve bakır gibi vücut için kıymetli birçok minerali içeriyor. Klinik çalışmalar gösteriyor ki doğal kakao ve çikolata; kanseri ve kalp damar hastalıklarını engelliyor, görme refleksini ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor, ergenlerde kemik boyunu uzatıyor ve ruh halini olumlu etkiliyor. Bu etkilerin ana kaynağı ise, kakaonun içerdiği fazla miktardaki polifenolik bileşenler ve prosiyanidin, epikateşin, epigallokateşin, kateşin gibi güçlü antioksidan bileşenlerdir. Meyve, sebze, şarap ve yeşil çaya kıyasla, doğal kakao ve çikolatanın çok daha fazla polifenolik madde içerdiği saptanmıştır. Polifenoller; vücuda zarar veren etkenlere karşı hücre direncini artıran antioksidan özelliğe sahiptirler.
Bu alanda yapılan son çalışmalar, bize neler gösteriyor?
Son çalışmalar doğal kakaonun yeşil çay ve üzüm gibi antioksidan savunma gücüne büyük katkı sağlayan flavonoidler bakımından da zengin olduğunu göstermekte. Buenos Aires Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada gönüllülere 80 gram bitter çikolata verilmiş ve 2 ila 6 saat sonra alınan kan örneklerinde antioksidan sayısının ciddi oranda arttığı gözlemlenmiştir. California Üniversitesi’nin araştırmasında ise, gönüllü deneklere kakao içirildikten sonra alınan kan örneklerinde, kanın pıhtılaşmasında ve kalp hastalıklarının oluşumunda önemli rol oynayan trombositlerin etkilerinin azaldığı görülmüştür.
Çikolatanın en masum çeşidi, neden bitter çikolata?
50 gram bitter çikolata ile bir kadeh kırmızı şarap eşdeğer seviyede antioksidan içerir. Yani bitter çikolatanın kalp krizi ya da felci önlemesi olasıdır. Bitter çikolata yiyen kişilerin kanlarında serum leukotriene maddesinde ciddi bir azalma olduğu, böylece kan pıhtılaşmasının önlendiği de saptanmıştır. Hayvanlar üzerinde yürütülen bir çalışma da çikolatanın damar kaslarını rahatlatarak açtığını ortaya koymuştur.
Ryerson Üniversitesi ve Batı Virginia Üniversitesi’nin 9 yıl boyunca ergenler ve menopoz sonrası kadınlar üzerinde yürüttüğü araştırmada en az yüzde 75 kakao içeren çikolata tüketimi ile kemik sağlığı arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonuçlarında menopoz sonrası kadınların orta düzeyde çikolata alımlarının kemikler üzerinde hiçbir etki göstermediğini fakat bitter çikolata tüketen ergenlerin kemikleri üzerinde olumlu etkileri olduğu ve incelenen ergenlerin daha uzun boylu oldukları gözlemlenmiştir.
Kilosunu korumak isteyenler, sağlık problemleri olanlar çikolata tüketirken nelere dikkat etmeli?
Özellikle acıktığımızda yediğimiz çikolata hızla kana karışır. Hemen ardından da, ilkinden daha fazla acıkırız. Bu yüzden yeme zamanına da dikkat etmek gerekir. Kilo koruma problemi olanlar, çok sık olmamakla birlikte bitter çikolatayı 10 gr tüketmeyi tercih etmeliler.
Migren hastalarına bitter çikolata ise çok iyi gelmemektedir çünkü migren hastaları phenolsuphotransferase enzim yetersizliği çeker ve çikolata damarları açarak bu enzimin daha çok tüketilmesine yol açar. Ayrıca diyabet hastaları ve kilo problemi olanlar, diyabetik çikolataların tatlandırıcı ve yağ içeriğinin yüksek olduğunu unutmamalı. Sonuç olarak, günde 40 gr bitter (en az yüzde 70 kakao içeren) çikolata tüketimi vücuda önemli miktarda polifenol ve flavonoid bileşenleri sağlayabilir ve böylece hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilirsiniz.
Avrupa’nın en uzun yaşayan insanının sırrı ne? Bir Sonraki:
TARİHE DAMGA VURAN TÜRK BİLİM İNSANLARI- 2