İki yıldır yaşamlarımızda bir nevi ‘duraklama’ etkisi yaratan pandemi, mutluluk hormonlarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. İş ve özel yaşam arasında boğuşurken, farkında olmadan psikolojilerimizin de zaman zaman bozulduğuna tanıklık ediyoruz. Mutluluk hormonu aşılayan çikolatanın önemi ise tam da bu noktada devreye giriyor.
Minik bir parçası bile kara bulutları dağıtma gücüne sahip olan çikolatanın bu ünü, yapılan bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış durumda. Kakaonun içeriğinde yer alan biyoaktif besin bileşenleri ve magnezyum; vücutta serotonin adı verilen mutluluk hormonunun artmasını sağlarken bu durum kişilerde saf bir mutluluk olarak yansıyor.
Endorfin Salgılanmasını Hızlandırıyor
Çikolatanın bilimsel olarak kanıtlanan etkisi, hormonların da ötesinde bir anlam taşıyor. Beyne gönderdiği olumlu etkiler sayesinde çikolata, kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Beyin vücuda giren çikolatayı bir ödül olarak algılıyor ve endorfin salgılanmasını hızlandırıyor. Çünkü çikolata beyne doğrudan etki eden tiramin, feniletilamin, teobromin ve kafein gibi bileşikleri içeriyor. Ayrıca çikolatanın phenethylamine (PEA) içermesi sinir sistemini uyarmasını sağlıyor. Tüm bu aşamaların sonucunda ulaştığımız en güzel duygu ise mutluluk…
Günde 30 Gram Çikolata Yeterli
Mucize besin çikolata; görsel hafızayı ve zekayı, çalışma belleğini, izlemeyi ve soyut akıl yürütmeyi geliştiriyor. Aynı zamanda çikolatanın ana maddesi olan kakaonun içeriği, kan akışının beyne doğru hızlanmasını sağlarken bu durum, beyin fonksiyonlarının gelişimine katkıda bulunuyor.
Birçok tarihi kaynakta şifa niyetine tüketildiği söylenen çikolatanın bir dönem eczanelerde satıldığı biliniyor. En sağlıklı tercih ise hem daha fazla kakao miktarı içermesi hem de sütlü veya beyaz çikolatadan çok daha fazla sayıda antioksidan içermesi nedeniyle bitter çikolatadan yana.
Kalp Damar Hastalıklarına Yakalanmayı Önlüyor
Çikolatada bulunan theobromine, öksürüğe neden olan vagus sinirlerindeki hareketliliği azaltıyor. Zengin bir antioksidan kaynağı olması sebebiyle kalp damar hastalıklarının yanı sıra kansere yakalanmayı da önlüyor. Kakaodaki polifenol flavonoid maddesi; hücreleri yenilerken hipertansiyonu düşürüyor ve beyin kanaması riskini azaltıyor. Düzenli olarak bitter çikolata tüketen bireylerde ise kan basıncının düzenlendiği ve iyi kolesterolün arttığı gözlemleniyor. Farklı bir ifadeyle içerdiği yoğun antioksidanlar sayesinde damarlarda plak oluşumuna neden olan ve kötü kolesterol olarak ifade edilen LDL kolesterolün düşürülmesi ve dengelenmesinde rol oynuyor. Bununla beraber iyi kolesterol olarak nitelendirilen ve damarların içerisini temizleyici etkiye sahip HDL kolesterol seviyesini artırarak koruyucu etki gösteriyor. Yapılan son çalışmalara göre bu sağlıklı kimyasallar, beyindeki kan akışını artırıyor. Bu durum ise bitter çikolatanın Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların zihinsel tedavi basamağında etkin olabileceğini düşündürüyor.
Cildin Yenilenmesini Kolaylaştırıyor
Bitter çikolatada bulunan flavanoller, cildi güneş hasarlarına karşı korurken, içeriğindeki polifenol bileşikler sayesinde cildin nemli kalmasını sağlıyor, dermatit ve cilt döküntülerini iyileştiriyor. Çikolata; cildin elastik yapısının korunması, güçlenmesi ve cilt tonunun eşitlenmesi konusunda oldukça önemli bir role sahip. En önemli etkisi ise kolajen üretiminin artmasını sağlayarak cildin kendini yenileme kapasitesini güçlendirmesi…
Menstrüasyon Döneminin Kurtarıcısı
Magnezyum, çikolatada en fazla bulunan minerallerden biri… Menstrüasyon döneminde çikolata aşerme durumunun, menstrüasyon sürecinde azalabilen magnezyum düzeyleri ve hormonal değişiklikler ile ilişkili olduğu ifade ediliyor. Buna ek olarak menstrüasyon döneminde artan enerji gereksinimi, çikolata tüketme isteğini uyarabiliyor. Ayrıca bu dönemde azalan östrojen seviyeleri bireylerde duygusallık ve mutsuzluk yaratabiliyor. Çikolata tüketildiğinde artan serotonin ve dopamin salınımı ise kadınların daha iyi hissetmesine yardımcı oluyor.