Seyahat ve gezi denince aklınıza ilk olarak; müze, doğal alanlar ve tarihi yapılar geliyor olabilir. Ama bu tarihi yapılar arasında belki de konaklamadığınız sürece fark etmeyeceğiniz, görkemli oteller de bulunuyor. Bir ülkeye seyahat ettiğinizde; bu tarihi ve görkemli otellere bir şans verirseniz, hiç beklemediğiniz hazineler ile karşılaşabilirsiniz. Çözülememiş gizemleri, sanat eseri gibi dekorları, ihtişamlı yapısı ve ağırladığı birbirinden ünlü konukları ile bu oteller, sizi adeta zamanda yolculuğa çıkartacak. Kaldı ki bazı oteller, bu ünlü misafirlerin kaldıkları odaları özenle koruyup sakladıkları için adeta bir müze gibi ziyaretçilerini bekliyor. Her noktası tarih kokan bu ihtişamlı oteller, sır ve hikayelerle dolu. Bunların yanı sıra, eğer imkânınız varsa bu otellerde konaklayabilir ve üst düzey bir hizmet ile ağırlanabilirsiniz.
Savoy Hotel, Londra – Birleşik Krallık
1889’da misafirlerine kapılarını açan Savoy Hotel, heyecan verici bir şehir olan Londra’nın tam kalbinde mükemmel bir konumda yer almaktadır. Savoy Hotel, zarifliği ve sanatsal mimarisiyle bir kere gördüğünüzde bir kere daha dönüp bakmak isteyeceğiniz türden etkileyici bir tarza sahiptir. Bir asırdan fazla bir süredir Carte’nin ailesine ait olan Savoy Hotel, restoran ve hotel konseptini Londra’da gerçekleştiren ilk işletme olma özelliğine sahiptir. Açıldığı dönemin şartları düşünüldüğünde; elektrikli ışık ve asansörleri, mermer döşemeli her saat sıcak, soğuk su akan banyoları ve özel hazırlanan mönülere sahip olması sebebiyle standartların çok üstünde bir otel olmuştur. The Savoy’un bünyesinde 195 konuk odası ve 73 süiti bulunuyor. Otel, The British Museum ve The Royal Opera House’a sadece 5 dakikalık yürüme mesafesinde, başlıca alışveriş yerleri olan Knightsbridge ve Mayfair’e toplu taşıma araçlarıyla sadece 20 dakika uzaklıkta bulunuyor. Bu kadar köklü ve şık bir otel olduğu için The Savoy, birçok dünyaca ünlü konuğu ağırlama fırsatı bulmuştur. Burada konaklayan ünlü isimlerden bazıları; Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor, Barbra Streisand, Frank Sinatra, Charlie Chaplin, John Wayne, Bob Dylan, The Beatles ve Harry Potter efsanesinde Dumbledore karakterine hayat veren aktör Richard Harris olmuştur. Hatta 1901 yılında Savoy’da kalan ünlü ressam Claude Monet, 6. kattaki penceresinden Thames nehrini resmetmiştir.
Le Meurice, Paris – Fransa
Le Meurice otelini tek kelime ile anlatmak istesek, şüphesiz bu kelime ‘’İhtişam’’ olurdu. Le Meurice, konumu itibariyle şehir merkezinde yer alıyor ve Tuileries Bahçesi ile Louvre gibi simgeleşmiş yerlere oldukça yakın. Versay’ın kraliyet salonlarından esinlenen bir estetik anlayışını yansıtan bu gösterişli otel, tasarım, ambiyans ve mükemmel gastronomiyi bir araya getirmiş. Işıltılı dekorasyonu ile göz kamaştıran yemek salonunda, sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine dek birbirinden özel ve lezzetli yiyecekler sunuluyor. Fransız gastronomisinin en önemli notalarını tabaklara taşıyan ünlü şefleri ile Le Meurice, misafirlerine benzersiz bir deneyim yaşatıyor. Genel olarak tüm otelin içi antika aynalar, kristal avizeler ve freskler ile dekore edilmiş. Böyle görkemli bir otel elbette bir sürü dünyaca ünlü kişiyi misafir etmiştir. Ve bunlardan belki de en ünlüsü ressam Salvador Dali. Otelin içinde adını bir zamanlar en sadık müşterisi olan ünlü ressam Dali’den alan Restoran ‘’le Dali’’ bulunuyor. Ve bu yemek salonu tavanındaki motiflerle adeta bir sanat eserinin altında yemek yiyormuşsunuz hissi uyandırıyor.
Belmond Grand Hotel Europe – Saint Petersburg, Rusya
Ünlü Belmond Grand Hotel Europe, dev şehir Saint Petersburg’un tam ortasında yer alıyor. 1830 yılında otel olarak hizmet vermeye başlayan Belmond Grand, ilk inşa edildiği dönemde üç ayrı bina olarak planlanmıştır. Sonrasında İtalyan mimar Carlo Rossi’nin mükemmel dokunuşlarıyla tek bir görkemli yapıya dönüşmüştür. İçinde üç restoran, bir kafe ve bir bar yer alan otel, her zevke hitap eden dünya mutfaklarından oluşturduğu spesiyalleri ile misafirlerine gastronomi açısından tatmin edici bir hizmet sunuyor. Otelin içinde sizi çok şaşırtacak küçük bir çikolata fabrikası da bulunuyor. Eğer otelde konaklarsanız bu taptaze ve birbirinden lezzetli özel yapım çikolataların, çay ya da kahvenin yanında keyfini çıkartabilirsiniz. Tahmin edilebileceği gibi, Belmond pek çok ünlü konuk ağırlamıştır. Bu konuklar arasında; Dostoyevsky, Romanoff, Pavarotti de bulunuyor.
Pera Palace Hotel
Listemizin sonunda, İstanbul’un değerli tarihi yapılarından biri hem otel hem müze olarak misafirlerini ağırlayan Pera Palas var! 1892 yılında yapımına başlanan Pera Palace Hotel, 1895 yılında düzenlenen görkemli açılış balosuyla birlikte misafirlerini ağırlamaya başladı. Otelin mimarlığını, Fransız asıllı Alexander Vallaury üstlenmiştir. Hotel 19. Yüzyıl İstanbul mimarisine uygun şekilde tasarlanmıştır. Otel 16’sı süit olmak üzere 115 oda kapasitelidir. Pera Palace aynı zamanda pek çok ilklere imza atmış bir yapı olma özelliği taşıyor. İstanbul’da ilk elektrikli asansör ve ilk sıcak su akan banyolar bu otelde bulunmaktaydı. Aynı zamanda ilk resim sergisi ve yılbaşı balosu gibi sosyal ve sanatsal etkinlikler de Pera’da gerçekleşmiştir. Yıllar içinde bu ihtişamlı otel sayılamayacak kadar çok siyasi lider ve sanatçıyı ağırlamıştır. Bunlardan biri de ünlü polisiye roman yazarı Agatha Christie’dir. Bir rivayete göre Christie, ‘’Doğu Ekspresi’nde Cinayet’’ romanını Pera Otelde konaklarken yazmıştır. Yazarın Pera’da kaldığı sürede ilginç bir olay yaşanıyor. Tam 11 gün boyunca yazarın ortadan kaybolması ve arabasının bir göl kenarında sahipsiz bir şekilde bulunması herkesi hayrete düşürür. Ancak yazar hayattadır ve 11 gün sonra oteldeki odasına geri dönmüştür. Ancak o zaman aralığında nerede olduğuna dair kimseye bir açıklamada bulunmamıştır. Bu olayın üzerine dünyaca ünlü medyum Tamara Rand, yazarın kaybolmasındaki gizemi çözecek ipucunun otel odasındaki çekmecede gizli olduğunu iddia eder. Basının da ilgisini çeken bu açılamadan sonra, odayı arayan otel görevlileri çekmecede gizlenmiş bir anahtar bulur. Fakat bu anahtarın hangi kapıyı açtığına veya neyin anahtarı olduğuna dair bir açıklama yapılmaz. Ve bu olay gizemini korumaya devam eder.
Şüphesiz ki Pera Palace’ın ağırladı gelmiş geçmiş en ünlü ve önemli konuğu Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. 1917 yılında Atatürk, cepheden döndüğünde otelin 101 numaralı odasında konaklamıştır. Bu oda, otel tarafından özenle korunarak, Atatürk’ün kişisel eşyalarının da sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüştür. Oteli ziyaret eden misafirler bu odanın çok farklı bir enerjisi olduğuna dair yorumlarda bulunmuşlardır. Eğer yolunuz Beyoğlu’na düşerse bu tarihin gizemleri ile dolu mistik oteli ziyaret edebilirsiniz.
Devamı »