Öğrenme ve adapte olma dönemi olan 21’inci yüzyılda neden daha az konsantre olabildiğimizi hiç düşündünüz mü?
Çoğumuz bilgisayarda herhangi bir sayfa açılmadığında hemen o sayfayı terk ediyor, bir şarkıyı dinlediğimizde ise ilk nakaratın hemen sonrasında diğer şarkıya atlıyoruz.
Dizilerin arasındaki reklamlara tahammül edemediğimiz için internetten seyretmeyi tercih ederken, YouTube gibi platformlarda videoları hızlandırarak izliyoruz.
Cep telefonlarımızda, tabletlerimizde hep bir hız halindeyiz.
Detayları kaçırmamak adına parmağımızın bir hareketiyle ekrandaki bilgileri hızla yukarı taşırken, her şeye, hemen sahip olmak istiyoruz. Konsantrasyonumuzun yok denecek kadar az olması ise akıllara “Sabırsız mıyız yoksa internet gerçekten beynimizi mi tembelleştiriyor?” sorusunu getiriyor.
Arada Dijital Detoks Yapmak Şart
Dijital marka stratejisti Bahar Üner Anahmias, dijital dünyada gezinirken; belli bir konuya odaklanmış olsak dahi, ilginin kısa sürede dağıldığını ve bireylerin konu dışına çıkarak farklı alanlara yöneldiğini vurguluyor.
Gerçek anlamda bilgiye ulaşabiliyor muyuz sorusunun yanıtı ise tam bir muamma…
Amerikalı ünlü yazar Nicholas Carr’ın “The Shallows! What the internet is doing to our brains?” kitabından örnekler veren Bahar Üner: “İnternette araştırma yapıp, okurken beynimizin hep kısa süreli hafıza kısmını kullanıyoruz. Eğer yeniden uzun süreli okuma işlemine dönersek, beynimiz bu sürece alışıyor ve daha uzun süre konsantre olabiliyoruz” diyor. Bunun nedenini araştırmak için kendini sadece kitaplarla dolu bir eve kapatarak teknoloji detoksu uygulayan Nicholas Carr ise kitabında eski moda okuma yöntemi ile konsantrasyonunu geri kazandığını ve sürekli kendini geliştirebilen beyninin eski haline döndüğünü belirtiyor.
Dijital Yerliler ve Dijital Göçmenler
Amerikalı psikolog Gary Small’un beyin üzerine yaptığı araştırmalara göre ise internet kullanımı, beyinde bazı bölgelerin daha fazla gelişmesini sağlıyor. Bu araştırmadan bahsedebilmek için dijital yerliler ve dijital göçmenler tanımlamalarına hakim olmak gerektiğinin altını çizen Bahar Üner Anahmias, “Dijital yerliler; dizüstü bilgisayarlar ve cep telefonları dünyasında doğan gençler; bizim çocuklarımız, sizin torunlarınız…Dijital göçmenler ise zamanında mektup yazmış, kalemle not tutan, tüm bu teknolojiler ortaya çıkmadan doğan ve bu teknolojiyi yaşının ileri bir safhasında öğrenmek zorunda kalan kişiler… Bu da bizler ve anne-babalarımız oluyor.”
Gary Small’un analizine göre dijital yerliler her gün ortalama 8.5 saat teknolojiye maruz kalıyor ki bu teknoloji beynin multitasking bir diğer deyişle çoklu görev bölgesinin, karmaşık mantık yürütme ve muhakeme becerilerinin gelişmesini sağlıyor. Small’a göre, web’de arama yapmak gibi basit bir görev bile beynimize farklı bir etkide bulunuyor ve beynin öğrenme süreci devam ediyor.
Online Dünya ve Gerçek Yaşam Arasında Denge Kurulmalı
1. İnternet hayatımızın bir gerçeği. Beynimiz ise bu yeni nesil iletişim şekliyle değişiyor.
2. İnterneti yapıcı ve yaratıcı olmak için kullanmak gerekiyor. Öğrenelim, öğrendiğimiz bilgiyi özümsemeye çalışalım, paylaşalım, takımlaşalım, üretelim, yine paylaşalım. Bizim öğrendiklerimizi başkaları da öğrensin.
3. İnternet, sosyal medya, telefon, tablet bağımlılığından uzak durmakta fayda var. Kontrollü ve dengeli olmak son derece önemli.
4. Dijital dünya ile haşır neşir olurken, yüz yüze sosyal ilişkilerden de ödün verilmemeli.
5. Her şeye rağmen okuma alışkanlığı asla kaybedilmemeli.
6. İngilizceye mutlaka hakim olunmalı. Çünkü internetteki İngilizce kaynaklar günden güne hızla artıyor.
7. Dijital zekayı efektif bir şekilde geliştirmenin önemi hızla artacak.
8. Yapay zekânın pek çok işe sahip olacağı bu dönemde insani özellikleri kaybetmeden ilerlemek başarıyı da beraberinde getirecek.
Devamı »