İnsan hakkı sorunu bir ‘insanlaşma’ sorunudur

10 Aralık 2020 • Genelİnsan hakkı sorunu bir ‘insanlaşma’ sorunudur için yorumlar kapalı1210

Tarihteki en ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, her bireyin özgürce, eşitçe ve onurlu bir şekilde yaşamasının ancak devletlerin uluslararası bir belge etrafında bir araya gelmesiyle mümkün olacağı fikrine dayanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 72 yıl önce bugün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edildi. İnsanı bütün alt kimliklerinden bağımsız sadece ama sadece insan olarak ele alarak ona haklarını teslim etme çabası içerisinde olmak ise bu anlamlı günün temel felsefesi…

Yıllar içinde hem uluslararası alanda hem de ülkelerin benimsediği kanunlarla temel hak ve özgürlüklerimizin korunması hususunda pek çok ilerleme olsa da hala dünya genelinde milyonlarca kişi sömürü, taciz, istismar ve şiddete uğruyor.

Gerek kadınların ve çocukların gerekse bedensel engeli veya cinsel kimliği nedeniyle toplum tarafından ötelenen milyonların hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği bir çağda ise tek ihtiyacımız insan olduğumuzu hatırlamak ve hatırlatmak.

İnsan hakları sorununu ‘insanlaşma sorunu’ olarak tanımlayan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Dünya Felsefe Federasyonları Başkanlığı’na seçilen ilk Türk ve insan hakları denilince akla gelen ilk kadın filozoftur. Gelin, bu anlamlı günde kendisinin gözünden insan hakkı sorununu yakından inceleyelim…

Bir insanın hakkının korunması için başka bir hak ertelenemez

Kuçuradi’ye göre, bir insanın hakkının korunması söz konusu olduğunda, bu kişinin kim olduğu ve başkasının hakkını çiğnemiş olması dahi önemli değildir. Çünkü insan olmak kişinin haklarının her ne koşulda olursa olsun korunması hakkını kendisine sağlar.

Diğer yandan hiçbir insan hakkının ya da insan hakları grubunun korunması, başka bir insan hakkının ya da hak grubunun korunması adına bir ülkede ertelenemez. İnsan haklarını koruma sorunu, felsefi, etik ve siyasal bir sorun olarak görünmektedir.

İnsan onuruna uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla zarar veririz

İnsan onuruna uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla zarar vereceğimizi söyleyen Kuçuradi’ye göre her birimiz kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının bize yaptıklarından değil.

Bütün insanların eşit olduğu, her kişinin ‘kim olursa olsun’ sırf insan olduğu için sahip olduğu hakları ifade eden insan hakları, tek tek insan onurunun pratikteki gerektirdikleridir. Bu da bütün kişilerden insanın değerini ve evrendeki yerini koruyan bir muameleyi diğer herkese göstermelerini talep eder.

İnsan haklarına dayanan bir devlet ve değer yargılarının dayatılmadığı bir eğitim olmalı!

Temel insan haklarının korunmasını sağlamayı esas almadan yapılan her anayasa ve bu haklarla ilgi çıkarılan her yasa, kurulan her kurum ve kuruluş, pozitif hukuku kötüye kullanmak olur.

Kuçuradi’ye göre yaygın ve örgün eğitimde insan hakları eğitimine yer vermek, ‘insan haklarına saygılı devlet’ kavramı yerine ‘insan haklarına dayalı devlet’ kavramını yaygınlaştırmak anlamına geliyor.

Dünyadaki tüm problemlerin temelinde aslında insan hakkını gözetmemek yer alıyor. Bu konuyu şu anda dünya politikasının yönlendiricisi yapabilmek, oldukça düşük bir olasılık olsa da Kuçuradi’ye göre yapabileceğimiz ve olanaklı görünen bir şey var:

Eğitimin ana amacı olarak, insan olma bilincini kazandırmak ve doğru değerlendirme yapabilmeyi öğretmek.

Benzer İçerikler

Comments are closed.